Deneme: Bırakınız Geçsinler

Ne yazmalı? Ellerim klavyenin tuşlarına uzanmış, bir şeyler karalamak üzere muvakkat iskân eyliyorlar. Kulağımda bedii melodiler, zihnimde asude mülahazalar. Kendime soruyorum: Ne yazmalı?

Hayat bir şekilde ilerliyor. Karşısında durmanın yahut mukavemet göstermemenin neticeye hiçbir etkisi yok, o bir şekilde ilerlemeye devam edecek, bizleri elekten geçirmeyi sürdürecek. Bunun iyi bir şey olduğu iddia edilebilir, hiçbir şeyin daimi zihinleri meşgul etmemesi; her şeyin eninde sonunda unutulması, tarihe karışması; istenilmemiş türde hadiseler, hususlar nazarında müspet bir nokta. Mamafih aynı muamelenin istenilmiş türde hususları da kapsaması kuşkusuz menfi bir nitelik. Kötüsü de iyisi de unutulmaya mahkûm. Bunu akıldan çıkarmamalı, anı ve evveliyatı olması gerektiğinden, hak ettiğinden fazla dert etmemeli. Laissez faire, laissez passer.

Şu an mutluyum, yarın yahut sonraki gün mutsuz olacağım. Mutsuzluğu tatmasaydım mutluluğun keyfini çıkaramazdım. Hayatın esası bu bivalan denge üzerine kurulu. Birbirini tamamlayan, birbirine muhtaç, birbirinden yoksun iken kıymetsiz olan iki-değerli mefhumlar bütünü. Yaşamı bu şekilde mütalaa etmeli, bu şekilde kabul etmeli.

Eksikler var mı? Çok. Hem de ziyadesiyle çok. Ancak eksiklik olmaksızın da eksiksizliğin bir kıymeti yok. İnsan gözü doymayan, doyumsuzluğu ile nam salmış bir varlık. Bu doyumsuzluğun terakkideki en önemli vasıta olduğu ise su götürmez bir gerçek. Eksikler olacak, eksikler kapatılacak, yeni eksikler bulunacak, yeni eksikler kapatılacak, döngü devam edecek. Aksi düşünülemezdi zaten.

Kendime soruyorum: Ne yazmalı?
Kendimi cevaplıyorum: Bunları yazmalı, bunları düşünmeli, tefekküre sırt çevirmemeli.
Gelecekte yine çiğneyeceğim öğütler, ama hakikati yazmaktan çekinmemeli.

Yorumlar

İlginizi çekebilecek diğer yazılar

Kitap Tanıtımı: Totsukuni no Shoujo

İnceleme: Görsel Romanlar