Deneme: Sessiz Fetih

Pek yazmıyorum ne zamandır, yazılarımın kaynağından mahrumum zira: İçtimai yaşam. Yeri geliyor uzaktan temaslarda bulunuyorum mamafih düzenden yoksun mahiyette. Dışarı çıktığım da yok, güvenli odamın surlarıyla çevriliyim, şikâyetçi olduğum söylenemez. İçtimai yaşamı içtenlikle aradığım da söylenemez, kendimi bildim bileli mesafemi korudum çevreden; pek ironik ki, bu olağan dışı süreçte fikriyatım aksi yönde değil de her zamanki kanaatlerim veçhesinde ağırlık buldu; olduğu şekilde ifade etmek gerek, insanlardan soğudum. Derinliğine ve hukukuna bakılmaksızın her dostluk, ahbaplık tahayyül edemeyeceğimiz bir incelikle bağlıymış; olasılıklar denizinde boğulan istisnaların tevafuk etmesi sonucu vücut bulmuş müesseselermiş ve bizim haberimiz yokmuş. Sadece Sithler mutlak ile meşgul olur, Obi-Wan demişse, kabul, hakiki dostluklar mevcut ve bu tanımdan hariç tutulmalı. Ancak istatistiğe vurduğumuzda, münasebetlerin hangi nispette bu tanıma uyduğunu gördüğümüzde mevzubahis mutlaklığa hak vermek zorunda kalacağımızı düşünüyorum.

Şu hususu tam manası ile kabul etmeli: İçtimai yaşam abartıldığı kadar önemli bir unsur değil. Sanırım "Carthago delenda est" misali hayatımın sonuna kadar şu sözü dilimden düşürmeyeceğim:

Yalnızlıkta hakiki saadet saklıdır.

Yalnızlık içtimai yaşamdan daha çok ehemmiyete haizdir, ilki temeli teşkil ediyorsa ikincisi ancak destekleyici vazife görebilir. İnsanın kendine saygısı yoksa, kendi temelini oluşturamamış, ilkelerini meydana getirememiş ve benimseyememiş, kendini geliştirememiş ve müktesebatını teşekkül edememişse; bu kişi içtimadan ne fayda görebilir?

Hiçbir fayda göremez.

Beşeri münasebetlerin dibine tuz dökelim demiyorum elbet, esas mesele önceliklerin doğru tespit edilmesi ve herkese hak ettiği ölçüde muamele edilmesi gerekliliği. Ağırlık kişinin kendi inkişafına verilmeli; çeşitli muhitlere girebilmek, bunların bir parçası olmak, başkaları tarafından kabul görmek üzere kırk takla atmamalı. Muhite girmek, başkaları tarafından kabul görmek bir ihtiyaç mı? Pekâlâ. Peki kişinin kendi karakteri, ilkeleri, fikriyatı, idealleri, inkişafı uğruna dahi giderilmesi gerekli bir ihtiyaç mı?

Sanırım yanıtlamama ihtiyaç yok.

Hakiki şan kendimizin sessiz fethinden doğar, bu fetihten yoksun fatih yalnızca ilk köle olabilir.
James Thomson

Yorumlar

İlginizi çekebilecek diğer yazılar

Kitap Tanıtımı: Totsukuni no Shoujo

İnceleme: Görsel Romanlar