Yeni acılar dökmem gerek dizelere, ilk bölümün yirminci kantosunun konusu yerin dibindekileri getirmek için dile. Acılı gözyaşlarının biriktiği karşımdaki hendeğin dibine bakıyordum olanca dikkatimle: değirmi vadiden gelen insanlar gördüm, sessizce ağlıyorlardı, yeryüzünde ayinde yürür gibi yürüyorlardı. Bakışlarımı dibe, onlara doğru indirince şaşırdım, çeneleriyle gövdeleri arasının ters dönmüş olduğunu gördüm: böbreklerine bakıyordu yüzleri, gerisin geri yürüyorlardı, çünkü önlerini görmüyorlardı. Belki de inme nedeniyle vücutları kıvrılmıştı böyle; ama ne duymuş, ne de görmüştüm böyle inmeli. Ey okur, Tanrı yararlandırsın seni okuduklarından, ama yine de kendi kendine karar ver, gözlerim kuru kalabilir miydi, insanın görünüşünün, kaba etleri gözyaşları sulayacak gibi değiştiğini yakından görünce. Sarp yamacın kayalarından birine dayanıp öyle ağladım ki, rehberim şöyle dedi: "Bu budalalar gibi misin yoksa sen de? Burada acımanın ancak ölüsü bulunur; ...
Yorumlar
Yorum Gönder