Deneme: İdeal Devlet Ütopyası

Günümüz dünyasına, günümüz Türkiye'sine baktıkça, ne kadar çok sorunumuz olduğunun farkına varıyorum. Bu da beni ideal bir dünyayı, ideal bir devleti düşünmeye itiyor...

Ulus devlet fikrini oluşturan Vestfalya Antlaşması'nın öncülü,
Münster Antlaşması imzalanırken

İdealimdeki bu devletin yönetim şekli, şimdiki sahte demokrasiler yerine katılımcı, çoğulcu, her ferdin fikrinin alındığı bir demokrasi olacak. Bu nedenle devlet başkanı da dahil yöneticiler ve partiler sembolik düzeyde kalacak. Devletin esaslarını belirleyen bir anayasa mevcut olacak, fakat günümüz anayasası gibi gereksiz şeylerle dolu olmayacak; en fazla 20 maddeden oluşan, hakiki bir "anayasa" olacak. Zira anayasanın ifade etmesi gereken iki husus vardır: Devletin yasama, yürütme, yargı organlarını kullanması, denetlemesi ve temel hürriyetler. Bununla birlikte anayasanın asıl gayesi halkı sınırlamak değil, devleti sınırlamaktır; bir bakıma devleti yurttaşa karşı dizginlemektir. Bu noktada "yurttaş" tanımı da önem taşımaktadır. Bir devletten bahsederken, onun halklardan teşekkül ettiğini söylüyorsak, bu devlet başarısız bir devlettir. Çünkü devletin amacı, devlete yalnız ve yalnız yurttaşlık bağı ile bağlanmış tek bir halk oluşturmaktır. Halkın temel karakteristiği belli bir devlete bağlı olmasıdır. Bireyin dini, dili, etnik kökeni onun ikincil özellikleridir; devlet işlerinde ve kamuda bunlar mevzubahis olmaz. İşte benim ideal devletim, belirttiğim esaslara uyan, tek bir halktan ibaret bir devlet olacak.

Eğitim sistemi insanın en güzel günleri olan gençliği heba etmeyecek. Her öğrenci anaokulundan başlayarak gözlemlenecek, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilecek. İnsanların ekonomik yönden kaygıları olmadığı için, gelecek kaygıları da olmayacak. Herkes sevdiği ve istediği mesleği yapabilecek. Böylelikle tek bir mesleğe rağbet edilmeyecek, böylelikle gereksiz sınavlar olmayacak.

Doğru ve kapsamlı bir eğitim almış olan bu üstün toplumda kadın hakları kendiliğinden güvence altına alınmış olacak. Her şeyin temeli olan toplum düzelince, devlet de düzelecek ve rayına oturacak. Bundan sonra ortaya çıkacak sorunlar, üstün toplum tarafından bir icmaya varılarak tek tek çözülecek. Sonuçta devletin vasfı kısıtlayıcı ve düzenleyici değil, yürütücü olacak.

Bana göre ideal toplumun, ideal devleti bundan ibarettir: Yürütme. Çünkü devlet yapay bir varlıktır. İnsan tarafından, yani birey tarafından oluşturulmuştur. Toplum da bireylerden müteşekkildir. O halde ideal toplum neden kendi kendini sınırlasın? Üstünlüğe ulaşmış, Nietzsche'nin tabiriyle "übermenschen", yani üstün insanlar, kendilerini sınırlama ihtiyacı duymamalıdırlar. Devlet, yalnızca hayatın idame ettirilebilmesi için bir araçtır. Bu nedenle ideal toplumda halk yerine devlet sınırlandırılır.

Bütün bunlardan şu sonuç çıkıyor: Aslında önemli olan devlet değildir. Önemli olan gelişimini tamamlamış, sorunlarını çözmüş bir "übermenschen" topluluğu oluşturmaktır. Toplum düzeldiği vakit, devlet de zaten düzelmiştir.

Yorumlar

İlginizi çekebilecek diğer yazılar

İnceleme: Görsel Romanlar

Kitap Tanıtımı: Totsukuni no Shoujo

İnceleme: Kara no Shoujo