Sekiz Sene Öncesi
Geldik buralara tekrar, zira yalnızlığın esiri oldum yeniden. "Esiri" demek haksızlık olur, misafiri yahut yâreni. Sekiz sene önceye gittim sanki; o zamanki gibi yeni bir şehir, yeni bir hayat, yeni bir içtimai nizam. Gayet tabii sekiz sene öncesinin toyluğu, heyecanı, saflığı pek yok; fark çok. Özünde benzer hissiyatın içerisinde buluyorum kendimi ama; sıfırdan olmasa da sıfıra yakın bir noktadan yeni bir meclis tesis etme ihtiyacı, endişesi. Hakk'ın izniyle bir gün hallolur bunlar elbet, deneyimlemekle mükellef olduğum meşakkatli bir sürecin mevcudiyeti ise yadsınamaz. Akademik zorlukları pek gözümde büyütemiyorum şimdilik, altından kalkabilecek kapasiteye sahip olduğumu düşünüyorum birkaç ufak cebelleşmeden sonra. Benim meselem her zaman olduğu gibi yine içtima. Yaman bir çelişki değil mi, yalnızlığa methiyeler dizip içtimadan dem vurmak. Mamafih her konuda olduğu gibi burada da denge hâli en tabii, en doğru durumu teşkil ediyor. İşin hülasası, sekiz sene öncesinin hâl